Suriye halkı, uzun süren zorlu bir mücadelenin ardından özgürlüklerini kazandı. Beşar Esad’ın ülkesini terk etmesiyle, Suriye’de yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Ancak bu tarihi zafer, beraberinde birçok soruyu ve ekonomik gerçekliği de getiriyor. Özellikle Türkiye’de yaşayan milyonlarca Suriyeli sığınmacının geleceği konusu, bu gelişmelerle birlikte yeniden gündeme geldi.
Türkiye, savaş boyunca büyük bir özveriyle kapılarını açtı. Ancak artık hem ekonomik gerçeklikler hem de Suriye’deki güvenli bölgelerin genişlemesi, Suriyelilerin ülkelerine dönmesi gerektiğini gösteriyor. Türkiye’deki Suriyeli nüfus, sosyal ve ekonomik dengeler üzerinde önemli bir yük oluşturdu. Ülkemizde iş gücüne katılan birçok Suriyeli, Türkiye’nin ucuz iş gücüne dayalı sektörlerini destekledi, ancak bu durum Türk iş piyasasında ciddi sıkıntılar yarattı.
Suriye’nin yeniden inşası, sadece uluslararası toplumun değil, bizzat Suriyelilerin çabasıyla mümkün olacaktır. Bugün Suriye, halkına daha güvenli bir yaşam sunabilecek duruma geliyor. İnsanlar doğdukları topraklarda daha güçlü bir aidiyet hissi yaşayabilir ve kendi kültürlerini yeniden inşa edebilir. Türkiye, Suriyelilere dönüş yolunda destek sunmalı ve bu süreci insan hakları çerçevesinde yönetmelidir.
Türkiye, tarih boyunca mazlumlara kucak açmış, yardıma muhtaç olan milletlere el uzatmıştır. Ancak her şeyin bir sınırı olduğu gibi, misafirperverliğin de bir son noktası vardır. Türkiye, şu an ekonomik, sosyal ve demografik olarak büyük bir yükün altındadır. Suriyelilerin ülkemizdeki varlığı artık sürdürülemez bir noktaya ulaşmıştır ve geri dönüş süreci acilen başlatılmalıdır. Suriyelilerin ülkelerine dönmesi, Türkiye’nin ekonomik dengeleri açısından da kritik önem taşımaktadır. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlarda oluşan yük azalabilir ve Türk halkının refahı için daha fazla kaynak ayrılabilir. Türkiye, 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşıyla birlikte büyük bir insani sorumluluk üstlenerek milyonlarca Suriyeliye kapılarını açtı. Bu süreçte yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlayan Türkiye, eğitim, sağlık, barınma ve diğer sosyal hizmetler için ciddi kaynaklar ayırdı. Bugüne kadar Suriyeli sığınmacılar için yapılan toplam harcamanın 40 milyar doları geçtiği tahmin ediliyor. Bu harcamalar, Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemine ve kamu bütçesine önemli bir yük getirdi. Eğitim sistemi, milyonlarca yeni öğrenciyi desteklemek zorunda kalırken, sağlık sektöründe mültecilerin tedavi ve bakım hizmetlerine öncelik verildi.
Suriye’de başlayan yeni dönem, hem Suriyeliler hem de Türkiye için yeni bir başlangıç fırsatı sunuyor. Suriyeliler, özgür bir vatanın neferleri olarak kendi ülkelerinde geleceği inşa edebilirler. Türkiye ise bu dönüşüm sürecinde hem insani yardımını sürdürebilir hem de kendi ekonomik ve sosyal dengesini yeniden kurabilir. Suriyelilerin ülkelerine dönüşü, Türkiye için ekonomik dengelerin yeniden kurulmasına yardımcı olabilir. Sosyal güvenlik, eğitim ve sağlık gibi alanlarda oluşan harcamalar azalacak, bu kaynaklar Türk halkının refahını artırmak için kullanılabilir. Örneğin, yıllık eğitim harcamalarının 1,2 milyar dolar olduğu ve sağlık sektöründe yapılan harcamaların yılda 800 milyon doları geçtiği rapor ediliyor. Suriyelilerin dönüşü, Türkiye’de işgücü piyasasında yerli çalışanlar için daha fazla fırsat yaratabilir ve sosyal gerilimlerin azalmasına katkı sağlayabilir.
Türkiye, uluslararası hukukun gerekliliklerini yerine getirerek bu süreci yönetmeli ve Suriyelilerin kendi vatanlarına dönebilmeleri için gerekli şartları oluşturmalıdır. Türk milleti, büyük bir millettir ve kimseyi mağdur etmek istemez; ancak kendi geleceğini riske atacak kadar da fedakâr olmak zorunda değildir. Türkiye Türklerindir, bu gerçeği asla unutmamalıyız.