Bugün 1 Mayıs. Yılın o tek gününde, emeğin, alın terinin, sabahın köründe başlayan yorgun yolculukların hakkının teslim edilmesi gereken günündeyiz.
Bir yanımızda bugün tatil keyfi yapanlar var, sahilde yürüyüşe çıkanlar, dostlarıyla kahve içenler…
Ama bir yanımızda da hâlâ mesaide olanlar var.
Hastanede nöbet bekleyen hemşireler, acil serviste can kurtaran doktorlar, üretim bandında ter döken işçiler, kargoları yetiştiren kurye çocuklar, otobüs direksiyonunda uykuya direnen şoförler…
Bu insanlar için 1 Mayıs sadece takvimdeki bir kırmızı gün. Hayatları o kırmızının altına gizlenmiş, kimsenin tam olarak görmediği birer hikâye.
Evet, resmi olarak 1 Mayıs İşçi Bayramı.
Ama bazı işçiler için hâlâ bir bayram değil, “mesai günü.”
Bu adaletsiz tabloya sadece rakamlarla bakarsak kaybederiz. İnsanız. Ve birbirimizin emeğine karşı gözlerimizi kapatırsak, insanlığımızdan da kaybederiz.
Ülkemizde 1 Mayıs’ın tarihi, ne yazık ki sadece bayraklarla ve marşlarla değil, acıyla da yazıldı.
1977’de İstanbul Taksim’de yaşanan facia…
O gün, meydanı dolduran yüz binlerce emekçinin üzerine ateş açıldı. 34 insan hayatını kaybetti.
Suçlular hiçbir zaman tam olarak bulunamadı.
Ve biz o gün, sadece işçi haklarını değil, bir parça da umudumuzu kaybettik.
Sonraki yıllarda 1 Mayıs, zaman zaman kutlama, zaman zaman yas, bazen de çatışma günü oldu.
Sağ-sol diye ayrıldık. Birbirimize “öteki” dedik. Oysa ekmeğin rengi yoktu.
Sofraya gelen lokmanın sağı solu olmazdı. O slogan boşuna atılmadı yıllarca:
“Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!”
Bu söz sadece bir tribün tezahüratı değil, hayatın ta kendisiydi.
İşçi, memur, esnaf, çiftçi, öğrenci, emekli… Biz aynı geminin yolcularıyız.
Birimizin hakkı yenirse, aslında hepimiz kaybederiz.
Bugün her zamankinden daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız var. Ekonomik krizlerin, adaletsizliklerin, eşitsizliklerin kol gezdiği bir dünyada tek çıkar yol, birbirimize sırt dönmek değil, omuz omuza vermek. Öyle kuru kuru “1 Mayıs kutlu olsun” demek yetmez. Çalışma şartlarını iyileştirmek için mücadele etmek gerekir. Emekçinin hakkını teslim etmek gerekir. Ve en önemlisi, tatil gününde çalışmak zorunda kalanların sesini duymak gerekir.
Ben kendi adıma, yaptığm her işte bir insanın hayatı olduğunu hiç unutmadım. Unutmayacağım da. Ve biliyorum ki, hep birlikte mücadele etmeden, hiçbirimiz özgür olamayız.
Bugün 1 Mayıs. Bugün, hayatı üretenlerin günü. Bugün, sessiz kahramanların sesi olma günü. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!
Tüm emekçilere selam olsun.