Mali müşavirlik ve uluslararası iş geliştirme, ihracat operasyon mesleği bana yıllar içinde birçok şey öğretti: rakamların dürüstlüğünü, düzenin değerini ve en önemlisi, bir ülkenin kalkınmasının sadece ekonomiyle değil, aynı zamanda fikirle, ilkeyle ve vizyonla mümkün olduğunu… İşte bu yüzden bugün sizlerle, sadece tarihimizin değil, dünya siyaset tarihinin de en özgün liderlerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk‘ü yazmak istiyorum. Ama bu kez biraz farklı bir çerçeveden: liberal nasyonalizm.
Liberal Nasyonalizm Ne Demek?
İki kelime bir araya geldiğinde bir çelişki gibi durabilir. Ama öyle değil. Kısaca açıklayayım:
-
Liberalizm, bireyin özgürlüğünü, hukukun üstünlüğünü, özel mülkiyeti ve ifade özgürlüğünü savunan bir ideolojidir.
-
Nasyonalizm ise bir milletin ortak kimliğini, dilini, tarihini ve bağımsızlığını önceleyen bir siyasi yaklaşımdır.
Genelde biri bireyi, diğeri topluluğu yücelttiği için bu iki kavramın bir araya gelmesi zor görülür. Ancak liberal nasyonalizm, bu zıt gibi görünen değerleri bir potada eritmeye çalışır: Bireysel haklara saygılı ama milli egemenlikten de ödün vermeyen bir duruş. Bu siyasi çizgi, bir ülkeyi kalkındırırken hem insanı özgürleştirmeyi hem de milleti yüceltmeyi hedefler.
Atatürk ve Liberal Nasyonalizm
Mustafa Kemal Atatürk’ü bu çerçevede değerlendirdiğimizde karşımıza çok net bir tablo çıkar: O, bireyi özgürleştiren ama bu özgürlüğü milli kimlik içinde anlamlı kılan bir liderdi.
1. Bireyin Özgürleşmesi: Atatürk’ün Liberal Yönü
-
Hukuk devleti kurdu. Mecelle’nin yerine çağdaş hukuk sistemlerini getirdi. Herkesin kanun önünde eşit olduğu bir Türkiye hayal etti ve inşa etti.
-
Kadın haklarını savundu. Kadına seçme-seçilme hakkı, medeni haklar, eğitimde fırsat eşitliği onun vizyonuydu.
-
Serbest ekonomi girişimleri: Özellikle 1930’larda “devletçilik” ağırlık kazansa da, Atatürk serbest teşebbüsü önemsemiş, ilk dönemlerde liberal ekonomi yanlısı politikaları desteklemiştir (bkz: 1923 İzmir İktisat Kongresi).
-
Düşünce özgürlüğü: “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” arzusuyla, özgür bireyin önemini defalarca vurgulamıştır.
2. Ulusal Egemenlik: Atatürk’ün Nasyonalist Yönü
-
Misak-ı Milli ruhunu gerçekleştirdi. Ulusal sınırları halkın iradesiyle çizdi, manda ve himayeyi reddetti.
-
Türk kimliği etrafında birleşme: Etnik köken değil, vatandaşlık temelli bir “Türk milleti” anlayışını savundu. “Ne mutlu Türküm diyene” sözü, bir etnik aidiyetten çok, ortak bir vatandaşlık idealidir.
-
Kültürel bağımsızlık: Dil devrimi, tarih çalışmaları, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu bu vizyonun ürünleridir.
-
Laiklik: Dini kurumları devlet kontrolünden çıkararak, hem inanç özgürlüğünü sağladı hem de milletin ortak zemini laikliği esas aldı.
Dünyada Liberal Nasyonalist Örnekler
Atatürk tek değil. Dünya siyasetinde de bu dengeyi kurmaya çalışan liderler oldu:
-
Václav Havel (Çekya): Komünizmin yıkılmasının ardından Çek halkının özgürlüğünü savundu ama aynı zamanda Çek ulusal kimliğini korumaya çalıştı.
-
Emmanuel Macron (Fransa): Serbest piyasa yanlısı ama Fransız değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir lider.
-
Justin Trudeau (Kanada): Göçmen dostu politikalarıyla liberalliğini gösterirken, Kanada kimliğini savunmaktan da geri durmuyor.
Ama aralarında Atatürk kadar geniş çaplı bir “devrimci dönüşüm” başaran biri zor bulunur.
Atatürk: Rasyonel, Gerçekçi ve İlke Sahibi
Atatürk’ü özel kılan şey, ideolojileri kopyalayıp yapıştırmak yerine Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre yeniden yoğurmasıdır. Kimi zaman liberaldi, kimi zaman devletçi. Ama her zaman pragmatik, ilkesel ve vatanseverdi. Onun vizyonu, ne Batı’ya körü körüne hayranlıktı ne de içe kapanmacı bir milliyetçilikti. O, çağdaş medeniyet seviyesini hedefleyen bir milletin özgür bireyleriyle güçlü olabileceğine inandı.
Mali Müşavir Gözüyle…
Bir Serbest Muhasebeci Mali Müşavir gözlüğüyle bakarsak; bazen gelir tablosuna, bazen bilançoya bakarsınız ama en önemlisi “gerçek resmi” görebilmektir. İşte Atatürk’ün siyasi muhasebesini yaptığımızda görüyoruz ki: Bireyi özgürleştirdi, Milleti yüceltti, Geleceği planladı, Geçmişi anlamlandırdı. Kısacası, Atatürk sadece bir komutan değil, aynı zamanda bir fikir mimarıydı.
Bugün hâlâ birçok ülke “özgürlük mü, güvenlik mi?”, “birey mi, toplum mu?” diye tartışıyor. Ama biz bu tartışmanın cevabını bir asır önce vermişiz: “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” Ve bu egemenliğin temeli hem özgür birey hem de onurlu bir millet olabilir. Mustafa Kemal Atatürk, liberal nasyonalist tanımına en güzel örneklerden biridir. Onun mirası, bireysel özgürlükleri güçlü kılarken millî kimliğimizi korumamıza olanak tanıdı. Bugün hâlâ “özgürlük mü, güvenlik mi?” tartışması yapılırken, Atatürk bize şunu gösterdi:
“Gerçek özgürlük, hukukun üstünlüğü ve millete olan bağlılıkla anlam kazanır.”
Onun vizyonunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha hayranlıkla hatırlıyorum. İyi ki var, iyi ki mirası bizimle… Saygı ve minnetle.