Eskiden büyüklerimiz, “İyi bir iş bul, düzenli maaş al, geleceğin garanti olsun” derdi. Bugün ise düzenli maaş, “ayın 15’i geldi mi?” diye tedirginlikle beklenen bir sadaka gibi. Daha kötüsü, çalışırken geçen her yıl, özgürlük hayallerimizin yerini “emekliliğe kaç yıl kaldı?” hesapları alıyor. Ve sonunda, 65 yaşında ancak deniz kenarında simit yerken finansal özgürlüğü kutlayabiliyoruz!
Peki, gerçekten de kaderimiz bu mu? Finansal özgürlüğe ulaşmak bir ütopya mı, yoksa herkesin başarabileceği bir şey mi? İşte bu yazıda maaş zincirlerinden nasıl kurtulacağınıza dair gerçekleri, sert ama eğlenceli bir dille anlatacağım. Hazır olun, çünkü bu yazıyı okuduktan sonra en azından markette “bu indirimli mi?” diye sormaktan utanmayacaksınız!
1. Maaş = Modern Zaman Köleliği?
Maaş, modern dünyadaki en büyük illüzyonlardan biridir. Ayın 1’inde hesaba yatan para, ayın 10’unda faturalara, kredi kartına ve “küçük kaçamak” harcamalarına gider. Sonra ayın 15’ine doğru, makarna yemek kaçınılmaz olur. Ayın 25’inde ise kredi kartının minimum ödemesini yapıp dua etmeye başlarsınız: “Allah’ım, ne olur banka beni aramasın, ne olur!” Patron ise kâr rekorları kırarken size teşekkür etmeye bile gerek duymadan, “Bu ay biraz fazla mesaiye ihtiyacımız var” der. Siz de iç sesinizle şu cevabı verirsiniz:
“Usta, bu ay değil, bu hayat fazla mesai!”
Ama gerçek şu ki, patronun hayallerini gerçekleştirmek için çalışırken, kendi hayallerinizi unutuyorsunuz. Ve işte tam da bu yüzden finansal özgürlüğü konuşmamız gerekiyor.
2. Yan Gelir, Yan Gelir mi?
Son yılların en popüler lafı şu: “Tek bir maaşla geçinmek imkânsız, mutlaka yan gelir bulmalısın.” İyi de, bu yan gelir nasıl olacak? Akşamları Martı şoförlüğü mü yapacaksın? Yoksa e-ticaret mi? Ha, belki de YouTube’da “pasif gelirle 1 ayda milyoner oldum” diyen adamı izleyip iç çekeceksin… Yan gelir, pasif değil gayet aktif emek ister. Ama doğru stratejiyle kurduğun bir gelir kaynağı, ileride seni patronunun iki dudağının arasından çıkan “zam yapamıyoruz” cümlesinden kurtarır.
Örneğin: Bir yeteneğin varsa (tasarım, yazılım, yazarlık) freelance işlere yönel.E-ticaret yapacaksan, “Instagram butiği açıp zengin olayım” diye düşünme. Gerçekten araştır, öğren, test et. Yatırım yapmayı öğren ve paranın sadece çalışarak kazanılmadığını fark et! Çünkü unutma: Bir gün uyanıp “Ben artık zengin olmak istiyorum” demekle zengin olunmaz. Ama akıllıca yapılan küçük adımlar, zamanla seni tahmin bile edemeyeceğin bir noktaya getirir.
3. Yatırım Yapmak: Kumar mı, Zenginlik Yolu mu?
Borsa, kripto para, gayrimenkul, döviz… Hangisine yatırım yaparsan yap, bilmen gereken tek bir şey var:
Bilmeden yatırım yapanın sonu, “Abi şu hisseleri aldım, sen ne diyorsun?” diye borsa forumlarında medet ummak olur.
Borsaya giren herkes “küçük yatırımcı” olarak başlar, sonra “büyük kaybeden” olur. Hisseyi aldığında düşer, sattığında çıkar, “Keşke elimde tutsaydım” dediğinde bir daha çakılır! Kripto desen, bir sabah “Lamborghini hayaliyle” uyanıp, akşamında elinde sadece “coin değil, koca bir koyun” olduğunu fark edersin. Ama işin sırrı şu: Finansal okuryazarlık olmadan yatırım yapma! Borsayı öğrenmeden, “Herkes aldı, ben de alayım” mantığıyla girersen, patronun seni sömürmesinden kurtulup, borsanın seni sömürmesine maruz kalırsın. Yani sonuç değişmez.
4. Tüketim Çılgınlığı: Kim Kimi Harcıyor?
Yeni telefon, yeni araba, yeni kıyafet… Hep daha fazlası lazım. Ama bir düşün:
O son model telefonu almak için kaç gün çalışıyorsun?
Telefonun seni değil, sen telefonu kullanmalısın. Yoksa her gün kahve almak için Starbucks’a girip, kredi kartı ekstresini görünce kalp krizi geçirmekten kaçamazsın. Finansal özgürlüğün en büyük düşmanı, gereksiz harcamalar. Bugün bir şey alırken şu soruyu kendine sor: Bu bana gerçekten lazım mı, yoksa sadece sosyal medya yüzünden mi istiyorum? Bu ürünü almak için kaç saat çalışmam gerektiğini biliyor muyum? Eğer cevabın “Bilmiyorum” ise, harcamaya bir kez daha düşünmelisin.
5. 10.000 Saat Kuralı ve Finansal Özgürlük
Malcolm Gladwell’in popüler hale getirdiği 10.000 saat kuralına göre, bir alanda gerçekten usta olmak için en az 10.000 saat çalışmak gerekiyor. Bu, şu demek: Finansal özgürlüğe ulaşmak da şansa bırakılacak bir şey değil. Eğer finansal okuryazarlık üzerine her gün 1 saat çalışırsan, yaklaşık 27 yılda uzman olursun! Şaka bir yana, başlamak için 27 yıl beklemene gerek yok. Küçük adımlarla bile fark yaratabilirsin: Harcamalarını takip et. (Market fişlerini saklayarak “Bu kadar mı harcadım?!” krizini yaşa.) Yatırım yapmayı öğren. (Kriptoya körü körüne girme, önce ne olduğunu öğren!) Yan gelir kaynaklarını oluştur. (Patronun insafına kalmamak için.) Bugün attığın küçük bir adım, yarın “patron istifa ediyorum” deme cesaretini verir.
Ya maaşın esiri olursun, ya da paranın efendisi. Tercih senin. Ama unutma, finansal özgürlük “bir gecede zengin ol” diyen sahtekar YouTube videolarında değil, sabırlı ve akıllıca harcanan 10.000 saat içinde gizlidir. Eğer gerçekten cebinin patronu olmak istiyorsan, bugün ilk adımı at. Yoksa yarın bir gün, “keşke” demekten başka çaren kalmaz.
Ve unutma: Parayı sen yönetmezsen, başkası senin yerine yönetir! 😎